Anlayarak Hızlı Okuma Eğitimi, yalnızca göz egzersizlerinden ibaret olan ve okumanın zihinsel yönünü es geçen hızlı okumanın ötesinde, daha faydalı bir okuma ve öğrenme yöntemidir. Yüzme, araba kullanma, 10 parmak yazma gibi psikomotor bir beceri olan Anlayarak Hızlı Okuma Eğitimi, kişinin bilinçaltına yerleşen ve kaybedilmeyen bir davranıştır. Okuma esnasında göz metin üzerinde soldan sağa doğru kayar ve her kelime üzerinde duraklar. Bu duraklama esnasında, aynı bir fotoğraf makinesi gibi kelimenin resmini çekip beyne gönderir, beyin de kelimeleri tek tek anlamlandırır. Hızlı Okuma tekniği, çeşitli göz egzersizleri vasıtasıyla, göz algılama kapasitesini ve duraklama esnasında gözün okuma alanını geliştirme temeline dayanmaktadır. Eğitim neticesinde, okuma ve anlama hızları %200-400 oranında yükselir. SBS, YGS, LYS ye hazırlanan bir öğrenci normalde 180 soruyu 180 dk da yetiştiremediği halde anlayarak hızlı okuma tekniklerini öğrenirse yetiştirmeyi bir yana bırakı
İletişimde hata yoktur, yalnızca geribildirim vardır: İletişim esnasında karşı tarafın size göndermiş olduğu geri bildirim sizin ulaşmak istediğiniz hedefe yaklaşıp yaklaşmadığınız konusunda bilgi verir. Her davranışın altında olumlu bir niyet yatar: Olumsuz etki ve sonuçlar gözlemlemesekte davranışı uygulayan kişinin kendisi için olumlu bir işlevi vardır. Ne kadar çok seçeneğimiz varsa o kadar iyidir: İnsanlar sahip oldukları davranış repertuarından o duruma en uygun olanını seçer bu yüzden kişinin davranış repertuarı ne kadar zenginse esnekliği de o kadar fazla olur. Beynimizi çocukluğumuzdan başlayarak nasıl programladığımızı, dış dünyayı nasıl algıladığımızı, nasıl iletişim kurduğumuzu ve tüm bunları nasıl değiştirebileceğimizi inceleyen alandır. NLP, bir davranış biçimidir, bir yöntemdir, bir teknolojidir. Mükemmelliğin bilim ve sanatıdır. İnsan mükemmelliğini inceler. Kişisel olarak zenginleşmeyi, kişiler arasında ve iş yaşamında gerçek iletişimi kurabilmeyi sağlar.
Pozitif düşünce ve söylemleri ise beyin nazlanarak almaktadır. Bunun sebebi genelde yetiştiriliş tarzımızdır. Daha küçükken annelerimiz babalarımız veya aile büyüklerimiz tarafından, öcüler hortlaklar gelir seni alır, seni iğneciye söylerim şeklinde ürküten negatif sözlerle yetiştirildik. Tabiki onları suçlamak olmaz. Onlar da kendi büyüklerinden, ailesinden ne gördülerse bizlere de bunu aktarmış oldular. En azından bundan böyle yeni nesiller olarak bizler yeni düşünceler üretmeli ve güne uyarlanmış yeni cümleler söyleyebilmeliyiz. Kendi çocuklarımızı ve hatta torunlarımızı da bu şekilde eğitebilmeli ve de yetiştirebilmeliyiz. Subliminal telkinler günümüzde uygulama kolaylığı, pratikliği, ucuzluğu ve kolay ulaşılabilirliği gibi nedenlerle gittikçe daha çok kişinin dinlediği bir sistem olma yolunda ilerlemektedir. Hiç dinlemeyenler merak edip en az bir kere denerken, daha önce dinleyenler ise artık bir çok konuda mp3 telkin dinlemektedirler. Subliminal telkin, herh
Telkin öyle bir fikir aktarılmasıdır ki sonunda fikrin aktarıldığı kişi, mantıklı bir sebebi olmadan ve inançla kendisine aktarılmış olan fikri kabul eder. Hemen hemen herkes kendi içine bakınca herhangi bir mantık sonucu değil, sadece başkasının veya dış kaynaktan gelen telkinin sonucu türlü türlü inanç, fikir ve düşünce sahibi olduğunu görür. Ama çoğu zaman, örneğin kullandığı parfüm markasının en iyisi olduğu kanısının bir dost veya reklam sonucu olmayıp, kendi kararı olduğunu düşünür. Telkin altında kalma eğilimini birçok faktör etkiler. Çocuklar daha kolay telkin altında kalır. Telkin kelimesini açacak olursak genellikle yapılmak istenipte yapılamayan eylemlerin bilinçaltına ditekt etki ederek davranışların bilinçli olarak yapılır hale sokulması aşamasıdır. Normalde bütün insanlar yaşamlarının hemen hemen %80’ini bilinçsiz bir şekilde geçirirler. Bizim davranışlarımızı etkileyen bilinçaltımızın şekillenmesi genellikle geçmişimize dayanır. Bir insanın hiç tanımadığı insa
Subliminal (telkin), bireye hangi durumlarda nasıl davranması gerektiğini, neden ve niçinleriyle birlikte verir. Kişinin davranış normları yeniden oluşturulur. Bu çalışma kısa, masrafsız ve pratik olmasına rağmen bir o kadar da sabır ve irade gerektirir. Çünkü ortada çok zorlu bir rakip vardır. Bilinçaltı. Siz bilinç üstünüzde her şeyi tekrar inşa edebilirsiniz. Fakat asıl temel malesef hala yerinde durmaktadır. Mutlaka karşı koyacaktır. Bu durum pek de fark edilemeyen yeni bir iç savaşa neden olur. Telkin zihnimizde iki türdür. Birincisi pozitif, ikincisi ise negatiftir. Beyin malesef negatifleri daha çabuk alır ve işler. Pozitif düşünce ve söylemleri ise beyin nazlanarak alır. Böyle olmasının nedeni genellikle çocukluğumuzdan beri yetiştiriliş tarzımızdır. Bireyin duyu organlarıyla algılayamadığı, yalnızca bilinçaltının algılayıp şartsız koşulsuz kalıca hafızaya aktırdığı gizli mesajdır. Bu sayede birey, verilen telkinin içeriğine göre o konu hakkındaki düşünce
Bilinçaltımızı tanımadan insan gerçeğini doğru anlayabilmemiz zordur. Diğer bir deyişle kendimizi tanımamız, düşünce, duygu, davranış ve bedensel durumumuzun oluşumunda önemli derecede etkili olan bilinçaltını tanımakla mümkün olacaktır.
Bilinçaltı olumsuz yönergeleri algılayamaz. Özellikle çocuklarla olan iletişimde buna dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer yönergelerimizin bilinçaltını da kapsayacak şekilde etkili olmasını istiyorsak bu, kesinlikle olumlu olmalı. Örneğin, “Pembe bir fil düşünme” dediğimizde alt beyin bölgesi bilinçten bağımsız olarak hemen pembe bir fil imgelemeye çalışacaktır.
Bilinçaltı genellemeler yapar. Özel olaylardan hareketle genel yargılara ulaşır ve daha sonraki aşamalarda dünyayı bu genellemeler sonucu oluşmuş ön kabuller algılar. Otoriter devletler eğitim sürecinde öğrencilerin bilinçaltında bu tür genellemeler aracılığıyla ön kabuller oluşturmaya çalışır.
Gün içindeki dav
Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir.
Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar.
Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı